Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ANNECY

Resim
Annecy, Cenevre’nin 35 km. güneyinde yer alan Annecy Gölü (Lac d'Annecy)’nün kuzey ucunda bulunan bir Fransız şehri. Annecy, kanalları sebebiyle, Alpler’in Venedik’i olarak anılıyor. Cenevre’de merkez otobüs istasyonu olan Gare Routiere’den kalkan otobüslerle, gidiş dönüş yaklaşık 10 €’ya, 50 dakikalık bir yolculukla Annecy’e varmak mümkün. Masal gibi bir şehir, çok romantik bir şehir, aşık olunası bir şehir, yaşanılası bir şehir. Kısacası pastel renkli evleriyle, her evde bulunan rengarenk çiçekleriyle, kanallarıyla, köprüleriyle, gölüyle ben buraya bayıldım. Sahilde paten yapan, bisiklete binen, koşan, kayan, su sporları yapan insanlarıyla yaşayan bir şehir. Bu şehirde rastgele çekilen her bir fotoğraf kartpostal güzelliğinde. Görülecek ilk yer tabi ki tüm Annecy fotoğraflarında başrolü oynayan Palais de l'Ile (Vieille Ville). Gemi şeklinde ev olarak tanımlanan bu yapı hapishane, adliye ve idari merkez olarak kullanılmış. En eski bölümü 12. yüzyıla dayanan bu yapı,

KAŞ

Resim
KAŞ’TA NEREDE KONAKLANIR? Konaklama için temelde Çukurbağ Yarımadası ve Kaş Merkez olmak üzere iki seçenek var.  Çukurbağ’daki otellerin bir kısmı direkt denize girme imkanı sunarken bir kısmı da denize kısmen uzak olmasına rağmen muhteşem deniz manzarası ile insanın aklını çeliyor. Merkez ise akşam hareketlilik, yürüyüş mesafesinde restoranlar, kafeler ve barlarla öne çıkıyor. Biz uzun bir kararsızlık sonunda merkezde konaklama tavsiyeleri öne çıktığı için Merkezde yer alan Hermes Otel’de konaklamayı tercih ettik. Tatilin sonunda ise Merkez’de konaklama seçimimizin oldukça isabetli olduğuna kanaat getirdik. Hermes Otel’in de yerinde bir tercih olduğunu gördük. Otel merkeze yürüme mesafesinde ama gürültüden uzak, oldukça temiz ve sevimli bir aile oteli. Kahvaltıları oldukça lezzetli, ev yapımı pasta çeşitleri her gün değişiyor. Gerek kahvaltı sonrası kahve ikramı gerek akşamüzeri otel girişine konulan ev yapımı pasta ve çay ikramlarına ek olarak otel sahiplerinin ilgisi ile gönlümü

BOLOGNA

Resim
BOLOGNA Dönüş uçağımız saat 14:20’de Bologna’dan olduğu için sabah 7:40 treni ile iki saat süren bir yolculuğun ardından Venedik’ten Bologna’ya vardık. Tren istasyonunda bavullarımızı her biri 6 € karşılığında emanete bıraktık.  Emanet ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Bologna bir orta çağ şehri ve merkezi tarihi binalarla dolu.  Kızıl Şehir olarak anılmasının sebebi ise kırmızı renkli tuğlalardan yapılmış binalar.  Kocaman caddeleri, geniş kaldırımları var. Kaldırımların çoğu güneşten ya da yağmurdan korunma amaçlı revaklı. Via dell Indipendenza’dan Mercato di Mezzo’ya gelip burada lezzetli kruvasan ve börekler ile kahve eşliğinde güzel bir kahvaltı yaptık. Daha sonra Neptün Meydanı’na (Piazza del Nettuno) doğru yürümeye başladık.  Pazar sabahı olduğu için hem Via dell Indipendenza hem de Neptün Meydanı oldukça sakindi.  Meydanda Neptün Çeşmesi (Fontana del Nettuno), eski borsa, yeni kütüphane binası olan Biblioteca Salaborsa ve Re Enzo Sarayı (Palazzo del

VENEDİK

Resim
VENEDİK Venedik’te adacıkların olduğu bölümde konaklama biraz daha pahalı, bu yüzden Mestre konaklamak için bir diğer seçenek. Mestre bölgesinde daha uygun fiyatlı oteller bulmak mümkün. Biz sadece 1 gece kalacağımız için gezilecek yerlere yakın olan adacıkların olduğu bölümde konaklamayı tercih ettik. Mestre’de konaklayacak olanların Mestre Tren İstasyonu’nda inmeleri gerekiyor. Bizim otelimiz ise Santa Lucia Tren İstasyonu’na yürüme mesafesinde şehrin gettosu olan Cannaregio bölgesinde. İstasyondan çıktığımız anda biz bu şehri çok sevdik. Scalzi Köprüsü’nden (Ponte degli Scalzi) geçerek otelimize vardık ve eşyalarımızı otele bıraktıktan sonra hemen yola koyulduk. İlk hedefimiz San Marco Meydanı (Piazza San Marco). Meydan şehrin en alçak yeri olduğu için yağmur yağdığında ya da dalgalar sebebiyle sel basıyormuş.  Yağmura denk gelir de meydanın tadını çıkaramazsak diye korkmuştuk ama Venedik’te geçireceğimiz tek gün güneşliydi. San Marco Meydanı Meydanda en dikkat çeken ya

UFFİZİ GALERİSİ

Resim
Uffizi’yi gezmeden önce burada yer alan en önemli eserlerin hangileri olduğunu öğrenmeye çalıştık çünkü zamanımız tüm eserleri görmek ve detaylı incelemek için yeterli değildi. Müze girişinde ücretsiz olarak edinebileceğiniz önemli eserleri gösteren bir broşür mevcut değil.  Aynı sorun Vatikan Müzeleri’nde de vardı.  Madrid’de yer alan Prado Müzesi’nin girişinde bulunan broşürlerde müzeyi gezmek için harcayacağınız saatlere göre görmeniz gereken eserlerin listesi yer alıyordu.  Üstelik broşür ücretsizdi.  Bu broşürden müzeye ayırdığımız zamana görülmesi gereken en önemli eserlerin hangi salonda yer aldığı görülebiliyordu.  Sanat bilginiz azsa bir müzeyi gezdikten belli bir zaman sonra hangi eserleri gördüğünüzü unutabiliyorsunuz, bu broşürün saklanması halinde görülen eserlerin unutulması gibi bir durum da söz konusu olmuyor.  Biz gezi dönüşü gördüğümüz önemli eserleri fotoğrafları ile beraber listeledik. Bu listeyi aşağıda bulabilirsiniz.  Raffaello Sanzio Portrait of Pope

FLORANSA 3.GÜN

Resim
Bugün 10:30 için Uffizi’ye giriş biletlerimizi kişi başı 12 €’ya internetten almıştık.  Bunun 4 €’su her zaman olduğu gibi rezervasyon ücreti.  Biz gittiğimizde çok fazla sıra olmadığını gördük.  Yüksek sezonda rezervasyonsuz gitmek bilet bulamamanıza sebep olabilir. İnternetten biletimizi almış olsak da önce bilet ofisine uğrayıp biletlerin aslını almak gerekiyor. Uffizi giriş biletini internetten alacaksanız en önemli nokta; her sitede ücretin farklı olması.  En düşük ücretli biletler, Floransa müzelerine giriş biletlerinin satıldığı resmi site olan bu adreste bulunuyor. Başka sitelerden alıp fazla ücret ödemeyin çünkü internetten arattığınızda karşınıza ilk olarak uffizi.com, uffizi.org gibi siteler çıkacak, buralarda bilet ücretleri 23 € civarı.  Aynı şekilde Accademia Galerisi, Bargello Müzesi (Bargello Museum), Boboli Bahçeleri  (Giardino di Boboli) gibi pek çok yerin biletlerini de bu adresten  daha uygun fiyata alabilirsiniz. Uffizi Galerisi ile ilgili yazıma buradan ulaşa