BOLOGNA

BOLOGNA
Dönüş uçağımız saat 14:20’de Bologna’dan olduğu için sabah 7:40 treni ile iki saat süren bir yolculuğun ardından Venedik’ten Bologna’ya vardık. Tren istasyonunda bavullarımızı her biri 6 € karşılığında emanete bıraktık.  Emanet ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Bologna bir orta çağ şehri ve merkezi tarihi binalarla dolu.  Kızıl Şehir olarak anılmasının sebebi ise kırmızı renkli tuğlalardan yapılmış binalar.  Kocaman caddeleri, geniş kaldırımları var. Kaldırımların çoğu güneşten ya da yağmurdan korunma amaçlı revaklı.
Via dell Indipendenza’dan Mercato di Mezzo’ya gelip burada lezzetli kruvasan ve börekler ile kahve eşliğinde güzel bir kahvaltı yaptık.
Daha sonra Neptün Meydanı’na (Piazza del Nettuno) doğru yürümeye başladık.  Pazar sabahı olduğu için hem Via dell Indipendenza hem de Neptün Meydanı oldukça sakindi.  Meydanda Neptün Çeşmesi (Fontana del Nettuno), eski borsa, yeni kütüphane binası olan Biblioteca Salaborsa ve Re Enzo Sarayı (Palazzo del Re Enzo) yer alıyor. Palazzo del Re Enzo’nun yanında bulunan yapı ise Palazzo del Podesta. Biblioteca Salaborsa Pazar günü kapalı olduğu için biz maalesef bu güzel kütüphaneyi gezemedik. 
Palazzo del Podesta



Palazzo del Re Enzo ve Fontana del Nettuno
Neptün Meydanı’nın hemen yanında yer alan Maggiore Meydanı’na (Piazza Maggiore) yöneliyoruz.  Şehrin kalbi bu meydanda atıyor. Meydanda belediye binası olan Palazzo Communale/ Palazzo D'Accursio ve Bologna’nın en büyük Bazilikası olan San Petronio Bazilikası (Basilica di San Petronio) yer alıyor. Pazar günü olduğu için Bazalika’da ayin var ve içerisi oldukça kalabalık.  Biz de bir süre Bazalika’yı gezip ayini izledik.
Basilica di San Petronio

Buradan meşhur ikiz kulelere (Le Due Torri: Asinelli & Garisenda) yöneliyoruz.  Asinelli  223 metre yüksekliğindeki uzun olan, Garisenda ise 47 metre yüksekliğinde kısa olan kule. Asinelli Kulesi’ne 498 basamağı yürüyerek çıkmak gerekiyor. Giriş ücreti ise 3 Avro.  Biz onca basamağı çıkacak gücü kendimizde bulamadık.
Le Due Torri: Asinelli & Garisenda

Via Piella’daki köprü üzerindeki pencereden bakınca Venedik kanallarına benzer bir kanal görülüyormuş ama biz Venedik Penceresi denen bu pencereyi aramamıza rağmen bulamadık.
Artık uçak saatimize az kaldığı için tren istasyonuna doğru yürümeye başladık.  Tren istasyonunun yakınında yer alan Montagnola parkının yanında büyük bir pazarın kurulduğunu gördük. Türkiye’deki pazarlardan bir farkı olmayan pazara hızlıca girip çıktık.
Bologna mutfağı ile ünlü bir şehir, öğle yemeğini burada yiyip havaalanına gitmeyi planlamıştık ama sabahki kahvaltı bizi fazlasıyla doyurduğu için yemek yiyecek kadar acıkmadık.  Biz de bu yüzden tren istasyonunda yer alan VyTA Santa Margherita’dan havaalanında beklerken yemek üzere dilim pizza ve kek aldık.  Hayatımızda yediğimiz en güzel keklerden biriydi.
Emanetten bavullarımızı alıp tren istasyonunun yanından kalkan Aerabus ile kişi başı 6 €’ya bilet alarak havaalanına doğru yola çıktık.  Bir seyahat daha oldukça güzel anılarla ve büyük bir yorgunlukla sona erdi. Günde ortalama 18 km yürüyerek gerçekleştirdiğimiz bu gezi planladığımız hemen her yeri görerek tamamlandı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VENEDİK

FLORANSA 2.GÜN

FLORANSA 1.GÜN