FLORANSA 1.GÜN

Sabah erkenden tren ile Floransa’ya vardık, otelimiz tren istasyonuna yürüme mesafesinde. Eşyalarımızı otele bırakıp gezmeye başladık. Otelimizdeki görevli 5 binişlik ulaşım kartını 10 €’ya alabileceğimizi söylemişti ama biz sadece Michelangelo Tepesi’ne çıkarken otobüs kullanacağımız için bu kartı hiç sormadık. Söz konusu kartı 2 kişi kullanabiliyormuş. Diğer bir seçenek ise Firenze Card. 72 saat boyunca 72 müzeye ücretsiz giriş sağlayan bu kart 72 €, eğer 72 saatlik ücretsiz ve sınırsız ulaşım ve Firenze WiFi networkten de faydalanmak istiyorsanız 5 € daha vererek Firenze Card+ alabilirsiniz. Bizim sadece Uffizi Galerisini gezecek zamanımız olduğu için bu kartı almaya gerek görmedik.

Önce Mercato Centrale uğradık, burada Toskana mutfağına ait pek çok yiyecek yer alıyor. Ekmeğinizi, peynirinizi ve istediğiniz diğer malzemeleri seçerek sandviç yaptırmanız da mümkün. 

Daha sonra, San Lorenzo Meydanı’nda (Piazza San Lorenzo)  bulunan Floransa'nın ilk katedrali olan San Lorenzo Bazilikası’na  (Basilica of San Lorenzo) gittik. Bu bazalika Filippo Brunelleschi'nin eseridir ve Floransa'nın güçlü ailelerinden Medicilerin aile kilisesidir. Giriş biletini bu adresten almak mümkün. Kişi başı 6 euro olan giriş biletine ilaveten 1,5 euro da online rezervasyon ücreti ödemek gerekiyor.

Arından da dünyadaki en büyük Fransiskan kilisesi olan Santa Croce Meydanı’nda yer alan Santa Croce Bazalikası’nı (Piazza Santa Croce) gezdik. Michelangelo Buonarroti, Galileo Galilei, Gioachino Rossini, Ugo Foscolo ve Leon Battista Alberti gibi pek çok ünlü sanatçı, yazar ve bilim adamının mezarı burada yer alıyor. Giriş biletini bu adresten almak mümkün. Kişi başı 9 euro olan giriş biletine ek olarak 2.25 euro da rezervasyon ücreti ödeniyor.

Sırada Duomo Meydanı’na (Piazza del Duomo) geldi. Bu meydanda Floransa Katedrali (Cathedral of Santa Maria del Fiore), Aziz Giovanni Vaftizhanesi (Baptistry of San Giovanni) ve Giotto'nun Çan Kulesi (Campanile di Giotto) yer alıyor. Bu adresten alınacak kombine bilet ile katedralin müzesini, Brunelleschi'nin kubbesini, Aziz Giovanni Vaftizhanesi'ni, Giotto'nun Çan Kulesi ve Santa Reparata Kilisesi'nin kalıntılarını görmek mümkün. Kişi başı 16,5 euro olan giriş biletine artı olarak 1,5 euro da rezervasyon ücreti ödeniyor.

Bu kadar gezdikten sonra acıktık ve IL Bufalo Trippone isimli sandviççiden birer tane vejetaryen sandviç aldık. Bir sandviçin fiyatı 4,5 €.  Sandviçler oldukça büyük, bitiremediğimiz için paket yaptırıp ertesi sabah yemek üzere çantamıza attık.
IL Bufalo Trippone

Sabah erken uyandığımız için yorgun düştük ve biraz uyumak için otelin yolunu tuttuk.

Otelimizden çıkıp Arno Nehri’ne giderken önce Duomo Meydanı ardında Cumhuriyet Meydanı (Piazza della Repubblica) ve ardından Signoria Meydanı’ndan (Piazza della Signoria) geçtik. 

Uyandıktan sonra Signoria Meydanı’na doğru yola koyulduk. Vecchio Sarayı’nın (Palazzo Vecchio) önünde yer alan bu meydanda Neptun Cesmesi (Fontana del Nettuno) ve aslı Accademia Galerisi’nde (Galleria dell'Accademia) yer alan Michelangelo’nun Davud heykelinin replikası bılunuyor. Saray günümüzde belediye binası ve müze olarak kullanılıyor. Uffizi Galerisi de bu meydanın hemen yanında yer alıyor. Floransa seyahatimizin 3. gününde gerçekleştirdiğimiz Uffizi gezimize ilişkin ayrıntılı yazıya buradan ulaşabilirsiniz. 

 Signoria Meydanı

Vecchio Köprüsü’nden (Ponte Vecchio) geçip Arno Nehri’nin diğer tarafında bulunan Pitti Sarayı’nı (Palazzo Pitti) dışarıdan görüp etrafta gezinerek saatin 19:30 olmasını bekledik. Çünkü akşam yemeğimizi seyahat öncesi yaptığımız araştırmalarda bloglarda fazlaca övülen Gusta Pizza’da yemeyi planlamıştık. Kapısını tam 19:30’da açan mekana en azından yarım saat önce gidip sıraya girmemiz gerekiyormuş. Gittiğimizde sıra olmadığını gördük biraz daha dolanıp döndüğümüzde sadece 2 kişi bekliyordu. Biz sıraya girdikten sonra sıra epeyce uzamaya başladı. Kapı açıldığında kasada Margaritha ve kola istediğimizi söyleyip ödemeyi yaptık, ardından garson bizi bir masaya oturttu, mekan küçük ve bulunan masa sayısı da az olduğu için yanımıza iki kişi daha oturdu. Ardından pizzalar hızla dağıtılmaya başlandı. Açıkçası pizza hiç de umduğumuz gibi çıkmadı, domates sosu ile tamamen ıslanmış pizza hamurundan sular süzülmeye devam ediyordu. Ben pizzamı bitiremedim, İtalya seyahatimizde hayal kırıklığı yaşadığımız tek yemek bu oldu. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VENEDİK

FLORANSA 2.GÜN